4 Ağustos 2008 Pazartesi

AYDIN SORUMLULUĞU

şu sıralar bir yere çıkıp, bu konudan bahsettiğinizde önce küçümsenmeniz, sonra alaya alınmanız işten bile değildir.

aydın olmak, bilgi ve tecrübe işidir. bir şeyi sadece bilmek aydın olmaya yetmez. aynı zamanda tecrübelerle ve hayat bilgeliğiyle, sabırla yoğurulmuş olması gerekir. eğer bir şeyi sadece biliyorsanız o entellektüel olmaktır ama aydın olmak, illa entelektüel bir altyapı gerektirmez. sabırla, hayatla yoğrulmuş bilgiyi, insanlarla iyi ve güzele yöneltmek için paylaşmaktan imtina etmemektir.

aydın kişi yorulmamalıdır... insanların içine karışıp aynı şeyleri sık sık tekrar etmekten yorulmamalıdır. inandığını savunmak için çabalamalı ve aşağılamalara, hor görmelere karşı dirençli olmalıdır. söylediklerine katılacaklar olduğu gibi katılmayanlar olacağını da unutmamalıdır ve onların saldırılarıyla hemen yılmamalıdır.

kendisi, başkalarını kesinlikle hor görmemelidir, bilgisizliğin halledilebilecek bir şey olduğunu aklından çıkartmayıp, kendi bilgisinin sadece kendinden az şey bilenlerden fazla olduğunu, ama kendinden daha bilgili birinden daha bilgisiz olduğunu kendine hep hatırlatmalıdır.

söylemek istediğini söylemeli, ama bunun tek doğru olabileceği yanılgısına kapılmamalıdır.

sürekli çalışmalıdır. bir aydının çalışması, halkına bir lütuf değil, mecburiyetidir: bıkmadan yazmalı, fikir üretmelidir. eğer aydın aydın olduysa, bir kişi onun yerine aydın olamadığı içindir.

kendini bir gurubun içinde, belli bir çevrede görmeye alışmamalıdır. aydın, aydınlık dağıtır. eğer biri bir ışık kaynağıysa başka bir ışık kaynağının yanına koyulmaz, onu alıp bir başka odayı aydınlatması için başka yere taşırlar. büyün ışığın bir yerde toplanması gibi bir şey düşünülemez. sürekli aynı insanlarla irtibat kurmak, aynı ortamlarda vakit geçirmek aydınların birbirlerinden başka kimseyle kaynaşamamasına sebep olur.

aydın ülkesinin her türlü gelişiminden sorumludur. mevcut durumda, her türlü düşmüşlüğünden de sorumludur. halk kötü haldeyse, aydın, "onların suçu" deme lüksüne sahip değildir.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

SES

önemlidir. herhangi bir ses, bir enerjinin açığa çıkışının göstergesidir. bir çocuk sessizse (burada kastediler sukunet anlamındaki sessizlik değil) muhakkak bir terslik vardır. işi enerjiyle olan dövüş sanatları ustalarını gözlemleyin, sesi ne kadar aktif olarak kullanırlar (burada da kastedilen anıranlar değil elbette).

doğa, sadece sessiz düşünülemez. bir ortamda sessizlik varsa hemen rahatsız olur ve bunu bozmak isteriz.sesin yoksunluğu sessizliktir ama sukunet değildir. sukunet, sakin olma halidir ve başka başlığın konusu olabilir ancak. ses o kadar önemlidir ki, sessizlik dahi bundan payını alır. osho, müziğin sesler arasındaki sessizlikler olduğunu söylerken biraz da bunu kastediyordu. gerçek sesi duyabilenler için sessizlik diye bir şey olmadığından, bilgeler, ortalama insanlar gibi sessizlikten rahatsız olmazlar. onlara göre sessiz kalmak önemlidir çünkü, ses önemlidir. sessiz kalmak, ses gibi bir şeyi boşa harcamamaktır. dolayısıyla sessizlik aktif bir süreçtir.

kelimeler, anlatmak istediğimiz şeyin enerjisini ifade etmenin bir aracıdır. onlar da enerjinin sese dönüşmüş şeklidir. bir şekil olarak önemsiz, altında yatan sebep itibarıyla çok çok önemlidir. artık mistik unsurların görmezden gelindiği modern dünyamızda dahi, örneğin, bir insana verilen ismin onun karakterini belirlediğine dair inanç oldukça yaygındır.

30 Haziran 2008 Pazartesi

Şuan Okuduğum Kitaplar

Tüm Çağların Gizli Öğretileri - Manly P. Hall
Son Şeyler Ülkesinde - Paul Auster
Fütursuz Oyunculuk, Oyunculukta İşçilik Süreci - Eric Morris
İnsan ve Sembolleri - C. G. Jung
Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar - Rene Guenon