17 Mayıs 2010 Pazartesi

KÖTÜYE BAKIP, HALİNE ŞÜKRETMEK

Bulunduğu herhangi bir durumdan dolayı rahatsız olanları, dünyadaki daha kötü durumları örnek göstererek teselli edenleri oldum olası anlamam. Bu, kişileri ya da toplumları, teselliye uğraşanların, uyguladıkları bu metoda bir eleştiri. Yoksa insan, elbette, bulunduğu noktayı gerisindekine ve ilerdekine bakarak tayin etmeli...

Ama teselli ederken hemen kötüyü örneklemek, işin kolayına kaçmak, teselli edilenin potansiyelini değerlendirmeksizin "günü kurtarmak" adına, egoyu okşama üzerinden yapılan bir şey.

Birden fazla insana, aynı anda teselli vermek zorunda olan dinlerin, genelde, bu yolu seçmesi de gayet doğal. Kötüyü söyleyim, o kötü durumun detaylı ve güçlü bir tasvirini yap, sonra da şükür bekle... Dinler açısından bunu -doğru bulmasam da- normal buluyorum. Zira din, bireye değil, ümmete hitap eden bir şey.

Ama bir arkadaş ya da bir topluma bunu yaparsanız, iyi niyetinizden şüpheye düşerim. Zira, o kişi/toplumun dinamikleriyle bir başka kişi/toplumun dinamikleri ve barındırdığı potansiyel arasında, birbirlerine benzer görülseler de, dağlar kadar fark olabilir: Tarihsel süreç, politik yaklaşım, inançlar, ahlaki değerler ve daha sayabileceğimiz bir çok etken, o durumu hazırlamışken ve o sorunun içinden, bu etkilerin bağlamıyla oluşmuş kişi/toplum çıkmalıyken, "Bir de şunlara bak, onları düşün de, haline şükret!" demek, uyutmacadır. Anlık bir ferahlık sağlamaktır, başka bir şey değil.

Bu yaklaşımdaki arkadaştan da, siyasetçiden de uzak durmak isterim.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

John Malkovich gelmiş, hoş gelmiş. Buyrun Şeytani Komedya'ya.


Dün, büyük heyecanla, John Malkovich'in, Şeytani Komedya adlı oyununu izlemeye gittim. J.M. benim için gerçekten değerli bir oyuncudur. Hani o yaş holywood aktörlerinden bir kaç tane say deseniz, kesinlikle John Malkovich derim size.

Tiyatro kökenli olduğunu bildiğimiz bu oyuncunun, Tiyatro festivelinde tek kişilik bir oyunla, hem de enteresan bir hayatı olan, Avusturyalı yazar, şair ve gazeteci Jack Unterweger'i canladıracağını duyunca bilet bulmak için yapmadığım kalmadı. Sonunda bulduk ve izledik...

Beğenmek, ya da beğenmemek ayrı konu, ama dün izlenen şeye, oyun demek doğru olmaz. Çatışma yok, karakter yok, aksiyon yok... Bunlar olmayınca oyun, iki soprano ve bir orkestranın eşliğinde bir Jack Unterweger prezentasyonu gibi olmuş. İşin kötüsü, bu sunum yapılırken, Jack Unterweger'in hayatındaki çok ilginç noktalara hiç değinilmemiş. Bu arada, orkestranın eşliği demek ne kadar doğru olur bilmiyorum, zira oyuncudan ve oyunculuktan çok müzik dinledik dünkü gösteride, bu açıdan bakılınca John Malkovich, orkestra ve iki sopranoya eşlik etmiş bile denebilir.

Ben oyuna John Malkovich'i görmeye değil, John Malkovich'in oynadığı bir karakteri tiyatro sahnesinde görmek için gitmiştim. Ama eğer ortada bir oyun değil de bir sunu varsa sadece J. Malkovich görmüşsünüz demektir. Yani İKSV, bu çalışmayı bir tiyatro festivaline getirmişse, belli ki, John Malkovich'i bize göstermiş olmanın yeterli olacağını, izleyeceğimiz oyunun çok da önemli olmadığını düşünmüş olmalı. Bir tiyatro festivali'nde, tiyatro oyunu şartı aranması, belli ki, marka bir isminiz varsa, geri plana itilebiliyor. Kendimi İKSV tarafından kandırılmış hissediyorum.

Ama dün izlediğimiz şeyin bir güzel tarafı şu oldu: Eğer bir oyunun kurgusu kötü ise,bir oyun sıkıcıysa, aslında söylediğiniz bir şey yoksa, o oyunda John Malkovich'i oynatsanız bile işe yaramaz.

Sanki bir ödül töreni ya da özel bir etkinlikten önce John Malkovich'den bir oyun istenmiş, "hacı sen, şöyle sahnede bir iki dolaşırsın, ne bileyim arkaya bir orkestra döşeriz. Bir masa koyarız, tam ezbere de gerek yok, arada masanın üstündeki tekste gözatarsın zaten, yeter ki sen gel." denmiş, 3 gün içinde de böyle bir çalışma ortaya çıkmış gibi.

Dün izlediğimiz Şeytani Komedya adındaki çalışma, malesef olmamış. John Malkovich'in oyunculuğunu her zaman sevdim, ama dün bir oyun yoktu ki, oyunculuk görelim...