Sufle, insanın kendisine yakışanı yemesidir. |
Bir sofrada, biriyle tanıştırılmıştım. İnsanlar, tiyatrocu olduğumu öğrenince, çok sık karşılaşılan bir meslek grubu olmadığından olsa gerek, bir şeyler söyleme, bazı sorular sorma ihtiyacı duyuyorlar. Tanıştırıldığım kişi, belli ki, tiyatroyla seyirci olarak ilgili belli bir kültüre sahip biriydi ve bir yandan bana soru sormak, ama sorduğu soruyla sıradanlaşmamak istiyordu. Bunun paniğine heyecanı da eklenince şöyle bir soru sordu: “Sizde sufle var değil mi?”
Pastanelerden ayrı olarak, sufle terimi, tiyatroda da var (Gerçi, sufleyi, iki anlamıyla, tek potada eriten dahi kişi Nedim Saban’dır, o ayrı.) elbette ama ben ne diyecektim ki? “Evet var” desem, muhabbet pek kısa kalacak, saçmalamak da istemiyorum. Bari duruma açıklık getireyim kabilinden şöyle cevap verdim: “Evet var, ama buradan fazla ilerleyemeyiz.”
BAŞBAKAN...
Bu sıralar, başbakan da bir şeyler söylüyor, tiyatrolara dair. Malesef, birçok konuda yaptığı gibi, elle tutulur veriler ve somut kanıtlar yerine, üstünkörü bilgi ve çevresindeki zevatın “hatalı suflesi”ne göre konuşuyor.
Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi bir uygulama olmadığını söylerken yanılıyor. Bilgisi olmadığını düşünüyor ve cehaletine bağlıyorum. (Başbakann iddiasının ne kadar asılsız olduğunu buradaki habere tıklayarak dahi görebilirsiniz)
Sanatçıların uzun süredir halka tepeden baktığı gibi, pek kompleksli kelamlar ediyor.
Başbakan, sizde de sufle olduğu belli de, o sufleyle fazla ilerleyemezsiniz, benden söylemesi...
BİR BAŞKA NOT, BU ADAMLAR ORDUYU BİLE LAV ETTİ SÖYLEMLERİNE...
Tarihin türlü örneklerle, çeşitli zaman ve çeşitli koşullarda ispatladığı gibi, fikri hiçbir mefhum, baskıyla yok edilemiyor. Ha, fikirler, belli dönemlere bağlı olarak bastırılabilir. Görünüşte fikir ve sanat ortadan kalkmış gibi görülebilir. Ancak fikir hareketi baskıyla kesinlikle güç kaybetmez. Askeri, orduyu, silahı taşı sopayı ortadan kaldırmak mümkün, ama fikri neyle ortadan kaldıracaksınız?
Camia içinde, başbakanın tiyatroyu ortadan kaldıracağına gerçekten inanan, bunu yapabileceğini düşünen; “Onu kızdırdınız, şimdi görün bakalım!” diyen kişilere sanatın ne olup olmadığını, ne gibi kaynaklardan beslendiğini tekrar düşünmelerini, araştırmalarını tavsiye ederim.
Bu bakımdan, mücadeleden kaçanlara şunu hatırlatmakta fayda var. Mücadele, baskıya direndiğimizde hadi diyelim elimizden aldılar tiyatroları... Zaten gerçek sanatçıysanız korkmayın, sanatınıza kimse dokunamaz.
Birkaç günlük ekmek paramız gider, o da başımızın gözümüzün sadakası olur....
Koray ONUR
Yazıyı yazarken, nisanı 1 mayısa bağlamışım, es geçmek olmaz. Seviyorum ulan seni, 1 Mayıs!!! |