Çölde yolculuk eden bir derviş, yara bere içinde; aç susuz kalmış ve dövülmüş, yaralaı bir hırsız görmüş. Yolunu yarıda kesip ona bakmış; yaralarını iyileştirmiş; yemeğini paylaşmış; hasılı hayatını kurtarmış. Bir sabah uykudan uyanmış ki ne görsün? Bizim hırsız dervişin devesini de çalıp gitmekte... Hırsız, "Benim bir hırsız olduğumu biliyordun, bunu bile bile bana yardım ettin, ne yapalım derviş efendi, buraya kadarmış." demiş. Derviş ise, "Senden tek bir şey isteyeceğim, bundan kimseye bahsetme. Bu hikaye yayılırsa, insanlar yolda gördüğü yabancılara yardım etmez olur." diye cevap vermiş...
Günümüze ne kadar uyan bir hikaye. Ama neyse, konu bu değil...
Zülfü Livaneli, zevk alarak okuduğum Edebiyat Mutluluktur adlı deneme kitabında "(...) Einstein da kurnaz değildir Mevlana'da, Nietzsche'de, Hz. İsa'da. Herhangi bir sokak kurnazı, bu büyük insanları iki dakikada kandırmayı başarabilir. Çünkü hem küçük hesaplara akılları ermez onların, hem de insanlıkla ilgili yüksek düşünceleri bu derece alçalmayı kavrayamaz.(sayfa.166)"der.
Kurnaz olmanın, günü kurtarmak ve kısa vadeli planlar yapmakla ilgisi var. Yani denebilir ki, kurnaz kişi, uzun bir zamana yayılan planlar değil, gündelik, anlık kurmacalar yapan biridir. Uzun vadenin hesabını yapamaz. Bunun için yeterli zekası olmadığı gibi, sabrı da, tahammülü de yoktur.
Kurnaz, fotoğrafın tamamını değil, kendiyle ilgili olan kısmını görür. O, kendi başının çaresine baktıktan sonra, büyük fotoğrafın ne gösterdiğinin bir önemi yoktur. Bu yönüyle kurnaz kişi, son derece bencildir.
Kurnaz, taktiklerin insanıdır. Strateji nedir, haberi bile yoktur.
Strateji, taktiklerin oluşturduğu bir bütündür: Her strateji mutlaka taktikler içerir; ama bu her taktik strateji icabı olmayabilir.
Derviş, strateji, hırsız ise taktik insanıdır. Devesi alındığında bile derviş, istediği şeyle hırsızı yönlendirmektedir. Hırsızın hareketi sadece onu ve dervişi ilgilendirirken, dervişin isteği tüm insanları, kuşakları ilgilendiren bir planın parçasıdır.
Türk toplumu sizce tattik kurnazı mıdır; yoksa strateji uyanığı mı?
Peki siz?
Taktik insanı mısınız, strateji mi?
Koray Onur
Günümüze ne kadar uyan bir hikaye. Ama neyse, konu bu değil...
Zülfü Livaneli, zevk alarak okuduğum Edebiyat Mutluluktur adlı deneme kitabında "(...) Einstein da kurnaz değildir Mevlana'da, Nietzsche'de, Hz. İsa'da. Herhangi bir sokak kurnazı, bu büyük insanları iki dakikada kandırmayı başarabilir. Çünkü hem küçük hesaplara akılları ermez onların, hem de insanlıkla ilgili yüksek düşünceleri bu derece alçalmayı kavrayamaz.(sayfa.166)"der.
Kurnaz olmanın, günü kurtarmak ve kısa vadeli planlar yapmakla ilgisi var. Yani denebilir ki, kurnaz kişi, uzun bir zamana yayılan planlar değil, gündelik, anlık kurmacalar yapan biridir. Uzun vadenin hesabını yapamaz. Bunun için yeterli zekası olmadığı gibi, sabrı da, tahammülü de yoktur.
Siz, karnınızı doyurmakla böbürlenirken, timsahların diş temizleyicisi oluyor olabilirsiniz. |
Kurnaz, taktiklerin insanıdır. Strateji nedir, haberi bile yoktur.
Strateji, taktiklerin oluşturduğu bir bütündür: Her strateji mutlaka taktikler içerir; ama bu her taktik strateji icabı olmayabilir.
Derviş, strateji, hırsız ise taktik insanıdır. Devesi alındığında bile derviş, istediği şeyle hırsızı yönlendirmektedir. Hırsızın hareketi sadece onu ve dervişi ilgilendirirken, dervişin isteği tüm insanları, kuşakları ilgilendiren bir planın parçasıdır.
Türk toplumu sizce tattik kurnazı mıdır; yoksa strateji uyanığı mı?
Peki siz?
Taktik insanı mısınız, strateji mi?
Koray Onur