Geçenlerde başıma gelen bir olay, bu konuda duyarlı olmamız gerektiğini bir kere daha anımsattı. |
Bugün PTT’de, kapıdan gelen “Şuraya otur!” diyen kadın sesiyle irkildim.
Önünden bir erkek çocuğu içeri daldı. Kadın arkasından, “Şuraya otur” vb.
bağırıyordu. Çocuk hiç durmadan direk müdürün odasına girdi. Müdür odasında
olmadığı için, çocuk kendine bu kadar güvenli bir şekilde odaya dalınca, söz konusu
kadını müdüre sandım.
Çocuk müdür odasını darmadağın etmeye
başladı. Önce annesine kızgın olduğunu düşündüm. Ancak suratındaki ifadede
böyle bir işaret yoktu.
Çocuk odadan çıktı ve direk binanın da dışına gitti. Annesi yetişemedi, arkasından “tutun!” diye bağırdı. Ortalık birbirine girdi, bazı insanlar dur, diye bağırıyor, aslında birçoğu yardımcı olmak istiyor ama, başkasının çocuğu olduğu için, mesafeli davranmak istedikçe ortalık iyice karışıyordu.
Çocuk bankonun arkasına geçti. Memurun önündeki mührü kaptığı gibi ağzına attı. Atmakla da yetinmedi, çiğnemeye başladı. Annesi ağzındakini çıkarsın diye çocuğun ensesine hafif hafif vurmaya başladı. Bunu yaparken kendine has ustalık ve alışılmışlık gözüküyordu.
BİR UYARI
Hani, çocuğuna bir deha atfetmenin yeni ve moda yolu “Bizim çocuk hiperaktif bir dakika durmuyor genius şekerim!” demek oldu ya, bugün yaşadığım deneyim bana bunu hatırlattı.
Hiperaktivite bu tecrübede olduğu gibi kişinin yakın ve uzak çevresinin hayatını mahfeden bir rahatsızlık. Olur olmaz yerlerde bu hastalığın adını kullanıp gerçek mağdurlarına haksızlık etmeyin.
Koray ONUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder