Bir fikir, sudan daha akışkandır. Eğer, sizinle ilgili olsun, olmasın, birinin size bir fikrini söylemesine uygun ortamı hazırlamaz yahut fikrin ifadesine topyekun izin vermezseniz, o fikir, ifade edilebileceği bir başka mecra bulacaktır. Fikir derken, basit bir eleştirel yaklaşımdan tutun da, ideolojik bir söyleme; günlük bir pratikten, felsefi bir dizgeye kadar uzanan dev bir yelpazeden bahsediyorum. Fikir, ifade edilebileceği alanı bulamazsa ya göçer, ya da alanını yaratır*.
Dolayısıyla bir fikri engellemek, nasıl büyük fırsatların kaçırılması demekse; tam tersi
tutum, yani fikri bir ifade ortamı yaratmak ise, en önemli iletişim şekillerinden biridir. Dinlemekle
başlayan öğrenme süreci ve onu takip eden gelişim...
Burada paradigma** değiştirmenin önemi, her bağlamda karşımıza çıkıyor. Doğru sorulara, “Doğru” deriz. Ancak, bunun sebebi, bizim o soruları doğru sanmamız olabilir. O halde, başka ve “saçma” soruların da sorulması ayrı bir önem kazanıyor. Estetik arayış ya da bilimsel arayış olsun bu değişmez. Bir Güzelliğin Doğuşu, adlı notumda yazdığım bir şeyi burada belirtmekte fayda olabilir:
"Bir reji yaparken, yazı yazarken ya da bir sorunla başetmeye çalışırken çözüm için son derece saçma bir şey yaparım. Bu hareketimle başıma bir bela açarım ve o belayı çözmeye çalışırken ortaya çok güzel yaratılar çıkarırım: Çünkü Dünya'daki tüm güzellikler, bir sorunun tersten soruluşuna bulunan çözümlerden ibarettir." ***
Şu halde, öncelikle bulunduğumuz noktanın tahlili hayati bir mesele, biz hangi paradigmayla söz konusu olaya yaklaşıyoruz? Bunu tahlil etmekle paradigmamızla aramızda kuracağımız bu samimi ilişki, bizi tartışmaya, tartışarak gelişmeye çağırır. Herhangi bir tartışma ortamı ise fikirlerin meydana çıkmasını, belki de daha iyi bir ifadeyle, “herkesin malumu” haline gelmesine sebep olur.
PARADİGMA DEĞİŞTİRMENİN (DOLAYLI) KORUYUCU İŞLEVİ
Muhafazakarların sandığının aksine, şeffaflık/açıklık genellikle daha koruyucudur. Çünkü şeffaf ortamda yapılan tüm eylemler, herkesin gözü önünde gerçekleşecektir. Cürüm, gizliliğin olduğu ortamı sever, şefaf ortamda ise cürümler herkesin önünde gerçekleşir, hiçbir şeyin gizli kapaklı kalmayacağını bilen kişi, kendini daha çok kontrol etmek isteği içinde olacaktır.
Paradigma değiştirmenin, açıklığı koruyucu işlevi, bu şeffaflaştırıcı etkisinde yatar. Konulara değişik paradigmalardan bakıp zihni işletmek, hem bireyi, hem de toplumları koruyucu bir işlev kazanır.
Avlulardan, meydanlara; birebir ilişkilerden, toplumlar arası ilişkilere yayılan bir iletişim
ortamından tutun da; estetik soruların çözümü yahut yeni estetik veçhelerin ortaya çıkmasına kadar,
önce paradigmaların tahlili, sonra onları değiştirme kabiliyeti her zaman önemli bir olgu olarak
gözüküyor.
Koray Onur
* Elbette bilim de böyledir. Ayhan Çavdar'ın “Bilim iltifat gördüğü yerde olur ve bilim kültürden kültüre dolaşır. Hangi kültür bilime iltifat ediyorsa, bilim o kültüre gelip yerleşir.” deyişi bunu anlatır niteliktedir. (Kaynak: Bir Bilim Adamının Serüveni “Celal Şengör Kitabı”, Hazırlayan Sefa Kaplan, Türkiye İş Bankası Yayınları)
** Peki paradigma nedir? Paradigma, ağız birliği edilmiş bir mana barındırmıyor olsa da, en azından bu yazı bağlamında; yerleşik görüşler, önyargı yahut toplumsal bazı kodlar olarak alınmalıdır.
*** 15.06.2014 tarihinde yazdığım, şahsi notlarımdan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder