29 Nisan 2010 Perşembe

NEJAT BOZKURT'TAN, KAVRAMLARIN EVRİMİ :FELSEFE İÇİN "TÜRLERİN KÖKENİ"


Antolojleri, derlemeleri seviyorum: Hem birer kaynak olarak kütüphanemden sık sık çıkartıp faydalanıyorum, hem de ilgili oldukları konulara kuşbakışı bir bakış atabilmeme yardımcı oluyorlar. O yüzden antoloji ve derlemeleri elimden geldiğince takip etmeye çalışır, bu eserlerde emeği geçenlere de büyük saygı duyarım.

Dün bitirdiğim ve sıcağı sıcağına hakkında yazmak istediğim, Nejat Bozkurt'un, Kavramların Evrimi adlı eseri 2008 yılında çıktı. Kavramların Evrimi, kavramların günümüze kadar nasıl değiştiğini ve bu değişimin hangi süreçlerden etkilenerek olduğunu anlatan bir kitap değil. O, filozof ve düşünürlerin, Felsefe ve filozoflar; Bilgi, Bilim ve Teknoloji; İnsan ve Hakları; Sanat ve Estetik; Sevgi ile Aşk;İnanç ile Din; Şiddet, Savaş ve Barış; Gençlik ve yaşlılık vb. konularında deyişleri, görüşlerinin toplandığı bir derleme.

"Filozof ve Düşünürlerin Tanıklığıyla" altbaşlığıyla çıkan bu kitap, aslında kendisini okuyanın tanıklığıyla yol alıyor.

Ülkemizin önemli felsefecilerinden Nejat Bozkurt, böylesine zorlu bir işin altından kalkmış olmakla, naciz takdirimizi hakederken, çevirmen olarak kitabına alacağı tüm bölümleri orjinal dillerinden çevirerek (Antik Yunanca, Almanca, Fransızca, Latince, İngilizce gibi dillerden çeviriler sözkonusu) kendisine imrendiriyor da. Bu kadar nitelikli bir eseri kazandırabilecek felsefeci ve çevirmenlere sahip olmamız bizi gururlandıran bir kazanç.

Nejat Bozkurt'un da, belirttiği gibi, kavramların evrimi burada bitmiyor. Sürekli büyüyecek bir kitap bu. Öyle ya, sizin şu satırları okuduğunuz anlarda bile birçok kavram insan zihninin tarlasında büyüyor, olgunlaşıyor, gelişiyor, geriliyor, ama kesin bir şey var, kavramlar sürekli evriliyor.

Büyük emeğini böyle önemli ve özel bir esere dönüştüren Prof. Dr. Nejat Bozkurt'a ve felsefe alanına çok önemli başka bir çok eser kazandırmış Say Yayınları'na teşekkür etmemek mümkün değil.

Zeki Müren


Türk sanat müziğinde, adı belirlenmiş makam sayısı 590'dır. Her makam için bestelenmiş parçaları düşünürsek epey fazla bir şarkı olduğunu tahmin etmez zor değil.

Herhangi bir türde şarkı söylüyorsanız, bir şarkının herhangi bir yerinden başlamanın zorluğunu bilirsiniz. Şarkının ortasından bir yerinden girmek için, içimizde hızla oraya kadar olan bölümü tekrarlarız çoğu zaman.

Henüz 18 yaşlarında TRT'nin açtığı sınavda, "Ne söyleyeceksin, evladım?" diye soran ustalarına, "Efendim, hangi parçayı ve neresinden isterseniz, oradan başlayarak söyleyebilirim." diyen bir büyük yetenektir Zeki Müren.

Zeki Müren, Türkiye'nin sosyal ve politik anlamda çok zor dönemlerden geçtiği bir zamanda, cinsel tercihiyle de tartışmalı ve kim ne derse desin, olumlu yönde toplumu evrime uğratmış bir kişi olmuştur. Bu yönüyle de gayet dikkate değer bir sanatçıydı. Yaşamının son dönemlerinde yapılan bir röportajında, gazetecinin, cinsel tercihine, Türk halkının yaklaşımı ile ilgili bir soruya verdiği cevap gerçekten çok önemlidir: "Efendim, Türk halkı, herkese, her şeyi helal etmez. Bana çok şeyler helal etti, kendilerine müteşekkirim." Cevaptaki, inceliği, kimseyi kırmama isteğini, ve halkına duyduğu samimi sevgiyi görmemek mümkün değil.

Bir de, sürekli Bülent Ersoy'la karşı karşıya getirilmek istenmiş ve buna hayatı boyunca gerçekten çok güzel bir şekilde direnmiştir. Ama söylemeden edemeyeceğim şudur ki, Bülent Ersoy'da çok güçlü bir sestir fakat artikülasyonu zayıftır. Yani bir şarkı söylerken, eğer siz sözlerini bilmiyorsanız, Bülent Ersoy, şarkıyı güzel söylemek için kelimelerin anlaşılmasından feragat eder. Oysa Zeki Müren'in, şarkı söylerken, kelimelerinin hepsini anlarız. Bunu neden vurguluyorum? Zira normal hayatta konuştuklarımızın anlaşılması kadar, şarkı söylerken de sözlerin anlaşılması çok önemlidir.

"Ben onun zamanında yaşadım." diye gururla bahsedebileceğimiz, bilim adamları, sanatçılar vardır. Benim için Zeki Müren, bu sanatçılardan biridir.