şu sıralar bir yere çıkıp, bu konudan bahsettiğinizde önce küçümsenmeniz, sonra alaya alınmanız işten bile değildir.
aydın olmak, bilgi ve tecrübe işidir. bir şeyi sadece bilmek aydın olmaya yetmez. aynı zamanda tecrübelerle ve hayat bilgeliğiyle, sabırla yoğurulmuş olması gerekir. eğer bir şeyi sadece biliyorsanız o entellektüel olmaktır ama aydın olmak, illa entelektüel bir altyapı gerektirmez. sabırla, hayatla yoğrulmuş bilgiyi, insanlarla iyi ve güzele yöneltmek için paylaşmaktan imtina etmemektir.
aydın kişi yorulmamalıdır... insanların içine karışıp aynı şeyleri sık sık tekrar etmekten yorulmamalıdır. inandığını savunmak için çabalamalı ve aşağılamalara, hor görmelere karşı dirençli olmalıdır. söylediklerine katılacaklar olduğu gibi katılmayanlar olacağını da unutmamalıdır ve onların saldırılarıyla hemen yılmamalıdır.
kendisi, başkalarını kesinlikle hor görmemelidir, bilgisizliğin halledilebilecek bir şey olduğunu aklından çıkartmayıp, kendi bilgisinin sadece kendinden az şey bilenlerden fazla olduğunu, ama kendinden daha bilgili birinden daha bilgisiz olduğunu kendine hep hatırlatmalıdır.
söylemek istediğini söylemeli, ama bunun tek doğru olabileceği yanılgısına kapılmamalıdır.
sürekli çalışmalıdır. bir aydının çalışması, halkına bir lütuf değil, mecburiyetidir: bıkmadan yazmalı, fikir üretmelidir. eğer aydın aydın olduysa, bir kişi onun yerine aydın olamadığı içindir.
kendini bir gurubun içinde, belli bir çevrede görmeye alışmamalıdır. aydın, aydınlık dağıtır. eğer biri bir ışık kaynağıysa başka bir ışık kaynağının yanına koyulmaz, onu alıp bir başka odayı aydınlatması için başka yere taşırlar. büyün ışığın bir yerde toplanması gibi bir şey düşünülemez. sürekli aynı insanlarla irtibat kurmak, aynı ortamlarda vakit geçirmek aydınların birbirlerinden başka kimseyle kaynaşamamasına sebep olur.
aydın ülkesinin her türlü gelişiminden sorumludur. mevcut durumda, her türlü düşmüşlüğünden de sorumludur. halk kötü haldeyse, aydın, "onların suçu" deme lüksüne sahip değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder