30 Nisan 2009 Perşembe

Bağlılık ve Doğruluk

Bir fikri savunmak ve onun ardından gitmek, belki de, insanoğlunun en önemli haklarından biri. Bir fikre sahip olup, o yönde giden birini ayıplamaksa, bir insanın yapabileceği en saçma şeydir, herhalde.

Aynı zamanda, bir fikri savunmak, sorumluluktur. Savunduğumuzu ifşa ettiğimiz o fikrin doğal olarak temsilcisi olur, o fikri, özellikle ilk kez sizin aracılığınızla tanıyan insanların "ilk intibaı" olursunuz. Hangi "-izm" ya da hayat görüşüne üye ya da sempatizan olursanız olun, insanların karşısına artık Ali ya da Ayşe olarak değil, savunduğunuz ya da takipçisi olduğunuz fikrin vitrini sıfatıyla çıkarsınız. Bu, o konuyla ilgili konuşmanızda da, yazmanızda da böyle olur.

Savunduğu fikrin, bilgisiz ve hatta bilgisizliğinde ısrarcı; iyi iletişim kuramayan; başka insanların ne söylediğini umursamayan; ben yaptım oldu egosuyla dolup taştığı bir vitrinde sunulmasını isteyenler parmak kaldırsın. Aklı başında herhangi biri yukarda saydığım bu kötü özelliklerden bırakın hepsine birine bile sahip olsa, düzeltmek için kolları sıvayacaktır.

Ama önümüzde bir engel duruyor olabilir: Bağlılık. Olur ya, bağlılığımız, doğruların üzerine çıkabilir, doğruluk bilincimizi ya da erdemlerimizi bastırabilir.

Kendimden bir örnekle devam edeyim: Bilen arkadaşlarım vardır, Nazım Hikmet'i çok severim. Facebook'ta Nazım Hikmet'le ilgili hazırladığım bir videoyu paylaşmak istedim. Video'nun tanıtım yazısında, Nazım Hikmet'in Vatan Haini adlı şiirindeki "Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala." dizesini kullandım. Fakat, Nazım Hikmet'i en az benim kadar seven bir arkadaşım bu dizeyi "Nazım Hikmet vatan hainline devam ediyo hala." diye yazdığımı farkederek videoya yorum yaparken beni uyardı.

Gerek sinirin gerek ise, Nazım Hikmet'e bağlılığımın, doğru olan bu yorumu bastırmasının etkisiyle, arkadaşımın Nazım Hikmet'i sevdiğini unutarak, onun şahsına saldırdığını düşündüm ve amacımın Türkçe öğretmek olmadığını, Nazım'la ilgili bir video olduğunu belirten bir cevap döşendim. Öyle ya, önemli olan, Nazım'ın mesajını iletmek ve onu bir kez daha insanlara hatırlatmaktı.

Arkadaşım bana, Nazım Hikmet'i kendisinin de çok sevdiğini söyleyen bir başlangıç yaparak, onun gibi, Türkiye'nin savunucusu olan ve bu uğurda ağır bedeller ödemiş bir şairi insanlara sunarken çok değer verdiği ülkesinin en önemli öğelerinden biri olan anadiline sahip çıkmanın doğru olacağı şeklinde bir cevap verdi.

Evet, haklıydı. Bütün bu mesajlaşmalar herkesin okuduğu bir yerde olduğu için utanıyor ve kendi kendime kızıyordum. Ama ok yaydan çıkmıştı bir kere... Karşımdaki argüman o kadar güçlüydü ki, cevap da vermezdim. En iyi yol şuydu: Benimki de dahil tüm yorumları silmek.

Bağlılığım, doğru olanları görmemi engellemişti... Bağlılık neye olursa olsun, yobazca olabiliyordu...

Anlattıklarımda ve yazdıklarımda doğruları bulup, üzerinde düşünen ve bu satırları okuma zahmetine katlanan herkese sevgilerimle.

Koray ONUR

Hiç yorum yok: