24 Temmuz 2011 Pazar

OYSA AMY WINEHOUSE ÖLDÜ!


Öncelikle, Amy Winehouse'ın çok seven bir dinleyicisi olduğumu, ölümüne, her sanat insanının ölümü bir kayıp olması sebebiyle de, çok üzüldüğümü söylemek istiyorum.

Ama dün gece, Amy Winehouse'ın ölüm haberini aldığımızdan beri sosyal medyada "Amy"nin ölümüne üzülmemizin şart olduğu gibi bir hava esti. Kendimi yılbaşı günü eğlenmek zorunda olan biri gibi hissettim. Hani olur ya, sırf o gün eğlenmek adet olduğu için, hiç de öyle hoplayıp zıplayası yokken, eğlenmek zorunda kalmış biri gibi...

Amy Winehouse'ın ölümüne üzülmem yetmiyordu, mutlaka ekşi sözlüğe, facebook ve twitter'a konuyla ilgili bir iki kelam etmek ya da "amy :(" tadında bir şeyler yazmak gerekiyordu adeta. Hani kimse beni buna zorluyor değildi, kastettiğim başkalarının da, böyle bir ifade konusunda, sanki çok lazımmış ve sanki öyle yaparak üzüntülerini hafifletiyorlarmış gibi düşünmeleriydi.

Oysa ki bu ülkede " :( " yapılacak neler neler olmadı ki... Bu kalabalık o zaman ne yapıyordu? Amy Winehouse (bakın ısrarla adını ve soyadını kullanıyorum, kendisi benim dayımın kızı olmadığından ya da beraber çocukluğumuzda çember çevirmediğimizden...) öldüğünde onun hakkında paylaşımlar yapan, ölümü üzerine mutlaka bir şey söylemek zorunda hisseden ve bunları yapamasa bile, sadece "amy:(" yazan kalabalıkların, bu ülkede, çağdaşlık ve aydınlık, ayaklar altına alınırken; masum yüzlerce insan, haklarında dava bile yokken yıllardır hapislerde çürürken; hayatımızın her alanı baskı, zulüm ve sansürle kaplanırken; ülkemizin, dişiyle tırnağıyla yarattığı fabrikaları, telekomları, limanları, arsaları, değerleri bir bir yabancılara "babalar gibi" satılırken; kömürle, erzak torbasıyla, pirinçle cehalet kandırılıp, "oy rantı" illegal yollardan elde edilmeye çalışırken, klavyesinde tuş mu yoktu?

Ayrıca;

Bu kalabalığın üzüntüsünün ne kadarı Amy Winehouse'un sanatına diye düşünüyorum: SAnmıyorum ki, böyle kalabalıklar bir sanatçı kaybettikleri için üzülüyor olsunlar. Onlar, olsa olsa, hayatlarında kendi olamadıkları "asi" bir rengin boşluğuna üzülüyorlardır. Onlar böyle sığdır çünkü.

Bunun belirtisi de, kendini hemen yaratılan "27" mitinde gösterdi. Yok efendim, Curt Cobain de, Jimi Hendrix'te vs. yirmiyedi yaşında ölmüşmüş de, bu bir lanet miymiş, neymiş. Sen birinin ölüm üzüntüsüyle uğraşırken aklına bu mu gelir? Ama bu kalabalık, Amy Winehouse ile değil, kendi yaşamındaki boşlukla uğraşıyor ve o boşluğu şimdi de hemen "27" mitiyle doldurmaya uğraşıyor. Çağımızın insansızlık ve vicdansızlık hastalığı tam da budur. Amy Winehouse ölür, siz de ona üzülüyormuşsunuz görünümlü, kendi magazinel dünyanızı kurarsınız. Hayırlı olsun.

Bu kalabalık, aynısını Barış Manço için de yaptı, onda pek tutmadı, zira Barış Manço bir şekilde o kalabalığın damarlarına işlemiş bir "bütünsellik"idi. Amy Winehouse gibi, "asi kız" değil. ABD ya da İngiltere'de durumu bilemem ama bu bizim ülkemizde böyle.

Kalabalıklar, kalabalıklar gibi davranır. Onların zekası ve ruhu yoktur. Yemişim, "Amy"ciklerine üzülen kalabalıkları....

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Curt Cobain :(
Kurt Cobain :)