30 Ocak 2014 Perşembe

KOCAELİ ŞEHİR TİYATROSU'NDAN İSTİFAM

Ülkemizin sanatsal çalışmalarının bir öznesi olmanın zorluğu, sadece sanatın zor olmasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda, iktidarın sürekli sanatçı üzerindeki baskı isteğiyle de mücadele etmenin doğurduğu bir zorluk var. Bu, kamu tiyatroları için de, özel tiyatrolar için de böyle.

Ama yine de sanatçıyız/olma yolundayız ya, kamu kurumlarının sağladığı sanatsal estetiğe müsait potansiyel iştahımızı kabartıyor. Orada yer almak, olanaklarından faydalanırken, karınca kararına da olsa, sanatsal yaşama katkıda bulunmak isteği insanın içine düşüveriyor ve kamu tiyatrolarında yer almak fikri yakın gelmeye başlıyor.

Ben de 2008 yılının sonlarında, böyle fikirlerle, Tuzla'da, eski bir torna atölyesini, sanat atölyesine dönüştürerek kurmuş olduğum Tuzla Tiyatro Atölyesi'nin salonunda sınavlarına hazırlanarak girdim, Kocaeli Şehir Tiyatrosu'na. O zamandan bu zamana bir sürü şey oldu tabii.

Ama öyle ya, her şeyin bir sonu oluyor. Bu sonu bazen siz belirlemek zorunda kalıyorsunuz.

İlk paragrafta sözettiğim sıkıntılar her zaman oldu, olacak. Peki ya sanatsal erkin başındakiler estetikten ve hoşgörüden uzaksa? O zaman ne yapacağız? Tiyato Müdürü Turgut Çakar'ın egemenlik kurma uğraşı içinde Ali Yeşildal (ki kendisi Kocaeli Kültür İşleri Daire Başkanı)'ı kendisine "en iyi dost" edinme çabaları ve başarılı olması, son Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Çevik'in,  sanatsal üretiden çok "Sanatın sağladığı vitrin"i kullanma çabasıyla devam ettirdiği bir vizyon(suzluk), geldi, hiçbir üretide bulunmayan bir "patron tiyatrosu"na çevirdi bu kurumu.

Bütün bunlar ekseninde, aşağıdaki istifa dilekçesini vermek gereği doğdu. Görselde ise, dilekçem "iç edilir." korkusuyla, telefonumla fotoğrafını çektiğim "ıslak imza"lı hali. Takdirlerinize sunuyorum.

" 06.01.2014

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü'ne;
2008 yılında, sanatsal yeterlilik ve sanata duyulan hassasiyet politikasiyla meşhur tiyatronuza, gururlu bir sevinçle katılmış,  verilen her görevi eksiksiz ve layıkıyla yapmaya çalışmış bir oyuncunuzum. Bu süreçte altı oyunda rol aldım, tiyatromuzun görevlendirmesiyle iki oyun yönettim, şimdi olmayan, Tiyatro Düşünce Biriminin kurucu üyeliğini ve Genç Sahne biriminin sorumluluğunu yaptım.
Son dönemlerde ardarda görülen gerek genel sanat yönetmenliği; gerek müdürlük bazındaki sanatsal estetik ve çalışan aidiyetinden uzak yaklaşımlar, tarafımı çalışamayacak noktaya getirmiştir. Aidiyetin dilden düşürülmediği bu ortam, malesef en baskıcı ve hoşgörüden uzak zamanlarını yaşamaktadır.
Beş yıldır yürüttüğüm görevimden istifa ettiğimi bildirir, gereğinin yapılmasını rica ederim.

Koray Onur"


Not: Tiyatroya hiçbir şekilde odalara çekilerek konuşmaya girmeyeceğimi, ama bana herhangi bir soruda yazılı olarak her şeyi sorabileceklerini bildirdiğim halde, hiçbir şekilde "Burada baskıcı ve hoşgörüden uzak olduğumuzu söylemişsin, neden?" diye bir soru gelmedi. Bunu tamamen muhatapların yazılı olarak vereceğim cevaplardan korkmalarına bağlıyorum ve biliyorum ki sadece suçlular korkar. Sadece Facebookta yaptığı bir yorumla ilgili Genel Sanat Yönetmen Yardımcısı Aydın Sigalı ile bir yazışmamız facebook üzerinden oldu ve onu da yakında yayınlayacağım zaten.

Hiç yorum yok: