10 Ağustos 2011 Çarşamba

AFRİKA'DA AÇLIKTAN KİM ÖLMÜŞ, UMRUMDA DEĞİL!

Daha önce, Otomatik Cam Sendromu adlı bir yazımda azıcık da olsa yer verdiğim bir konu: Yardım anlayışı...

Otobüste bir yaşlıya yer vermek öğretildi bize değil mi? Kim öğretti bunu? Devlet, hükümet, ya da sistem... Bunu, küçüklüğümüzden beri, gerek örgün eğitim yoluyla gerek de çevremizden gördüklerimiz yoluyla öğrendik.

Peki bize neden, ödediğimiz vergilerle alınan bu otobüslerde ayakta kalmamızın bir “hizmet eksikliği” olduğunu ve bu hizmeti verene, yanlış yaptığını söyleyip, onu düzeltmesi yönünde baskı yapmamız gerektiği öğretilmedi?

Sen, o hatta daha çok otobüs koyma, insanlar ayakta kalsın, bir de bana yer vermiyorum diye kız. O zaman sana kim kızacak?

"Otobüste ayakta kalan yaşlılara ve hamilelere yer vermeliyiz. E mi yavrum?

"Peki onlar niye ayakta ki?"

Saçmalığın normalleştirilmesi böyle olur işte. Bir şeyi yeterince devam ettirin, o ne kadar saçma olursa olsun, bir süre sonra normal sayılabilir hale gelecektir.

Normalleştirme çalışmasında, “gaz alma” kabilinden bazı numaralar da vardır. Saçmalığınıza, eksikliğinize ahlaki bir destek bulun:

"Aferin, yer veriyor. Bak, yaşlı insanlara ne kadar da saygılı."

Otobüste ayakta kalmak abesken, ayakta kalana yer vermemek ne zaman abes oldu yahu?

Konuyu şuraya getireceğim: Etrafta çiçek böcek üzerinden, rant üstüne rant kazandıran belediyeler, bu parayla yeni otobüs alsalar, artık “büyüğe saygı” kavramını “otobüs yolculuğu” düzleminden kurtarsalar dersiniz, hemen sizi, doğa düşmanı, estetikten anlamaz, ayrıca da büyüğüne saygısız yaparlar ya, şimdi ben aynı sebepten, şu yardım mesajlarını atmayın diyeceğim, bakalım buna ne denecek.

Somali açlıktan ölüyor, doğrudur. Her altı dakikada bir insan ölüyor orada. Bizim, nedense özellikle ramazanda patlak veren, “kemikleri sayılan çocuk” düzeyindeki “acıma bezeli, megaloman hayırseverliğimiz”in oraya ne faydası olacağı sanılıyor?

Güneş balçıkla sıvanmaz, Afrika'da ölümlerin sebebi, yardım etmemek değil, “gerçek yardım”ı etmemek. Yoksa, dünyanın sadece kozmetiğe harcadığı para ile kurtuluyor o kıta (dünyanın silaha harcadığıyla ihya olur).

Afrika ve dünyanın birçok yerinde insanların ölmesinin sebebi, kimsenin samimi olarak orada olanlara ilgi duymaması ve üzülmemesidir.

Ben, orada olanlara yeterince üzülsem çok daha farklı şeyler yapardım. Ne yapardım bilmiyorum, ama şuan elimde kalemle, karşıma vantilatörü koyup püfür püfür, “cümleyi nasıl daha iyi kurarım” diye düşünmekten daha farklı bir şey olurdu bu. O kadar önemsemiyorum, bu kadar basit. Neden önemsemediğimin çeşitli sebepleri olabilir.

Ama bu yazıyı okuyan birçok kişi gibi siz de sakın önemsediğinizi söylemeyin. Hele hele önemsiyorsunuz diye, o güzel cep telefonlarınızdan attığınız yardım mesajlarını sakın delil olarak sunmayın. Siz, vicdanınızı rahatlatmaktan başka bir şeyin peşinde değilsiniz. Tıpkı benim bu yazıyı yazarken yaptığım gibi.

Nereye gittiğini takip etmeye tenezzül bile etmediğiniz yardımlarımızla oranın sorunlarına hiçbir çözüm bulunmuyor. O devasa açlığın dişinin kovuğuna bile gitmeyecek aciz yardımlarla sadece vicdani mastürbasyonunuzda bir sayı daha atlıyorsunuz o kadar.

Mesaj at, yardımsever ol. Otobüste yer ver, saygılı bir insan ol.

Hayat bize güzel!




Bakın bu video da, bir şeyler anlatıyor.

Hiç yorum yok: