Yazının başlığına bakıp, AKP'nin bizleri nasıl kandırdığını anlatacağımı sananlar, ya da hala böyle bir ümidi olanlar, isterlerse okumaya devam etmeyebilirler, zira bu yazı AKP ile ilgili değil.
Bizi kandıran CHP ile ilgili.
Kronikleşmiş CHP muhalefeti, artık muhalefet kalmayı kabul ettiğini; çoğulcu demokrasiyi değil, kendi yerini korumayı önemsediğini sanırım bu son seçimde, herkese iyice belletmiştir. Deniz Baykal'ın başlattığı bu kronikleşmiş, iktidarı almayacağını bilen, ama sadece ana muhalefeti başkasına kaptırmak istemeyen CHP anlayışı son kozlarını bu seçimde oynadı ve malesef, bunu, bizleri kandırarak yaptı. Aslında belediye seçimi olan lakin, hakikatte belediye değil genel seçim olan 30 Mart seçimlerindeki kampanyasıyla insanları kandırarak yaptı.
Bilindiği gibi, AKP 12 Eylül referandumunda "Darbecilerden hesap sorma" kozuyla birlikte aynı çuvala koyduğu anti demokratik kanun tasarılarını halka sunarken, "Bu referandumda evet, demeyen darbecidir." söylemini ön plana çıkarmıştı. Bu seçimde ise CHP "Bu seçimde CHP'ye oy vermeyerek oyları bölen, AKP yandaşıdır." söylemini alttan alta yayarak, insanları çoğulcu demokrasiden uzaklaştırıp, "Düşmanımın düşmanı dostumdur." şeklindeki kıt anlayışa, Mustafa Sarıgül garabeti ve Mansur Yavaş milliyetçisine sürüklemeye çalıştı. Bu kandırmacanın mimarı oldu.
Başarılı oldu mu? Elbette hayır. Genel Başkan olarak girdiği ilk seçimde, kendi partisine oy atamayan bir Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bahsediyoruz.
Kendi partisinden yolladığı, ama baskılara bile göğüs geremeyerek "paşa paşa" geri aldığı bir Mustafa Sarıgül'ü bir de İstanbul belediye başkan adayı yapan, Kemal Kılıçdaroğlu...
Henüz, 30 yıl kadar bir süre önce,
solcuların üstüne İstanbul Üniversitesi'nde yürüyüşte dinamit atan; Taksim'de 1 Mayıs'ta taramalılarla halkın üzerine ateş açan; Maraş Katliamı'nı dizayn eden kadroların yetiştirdiği Mansur Yavaş gibi bir ismi Ankara Belediye Başkan Adayı yapan; o da yetmez, onunla birlikte bozkurt işareti yaparak tur atan bir CHP Genel Başkanı...
Omursuzluk, onursuzluğu getirir. Bir parti kendisini, başka bir partinin yenilgisi üzerinden tanımlıyorsa vay haline, yazık, boşa uğraşmasın o.
Bir partinin yenilgisi üzerinden kendi sevincini dizayn ediyorsa, ona oy veren seçmenlere de yazık.
Dün CHP'ye yazık olmadı. Çoğulcu demokrasiye yazık oldu.
Koray Onur
Bizi kandıran CHP ile ilgili.
Kronikleşmiş CHP muhalefeti, artık muhalefet kalmayı kabul ettiğini; çoğulcu demokrasiyi değil, kendi yerini korumayı önemsediğini sanırım bu son seçimde, herkese iyice belletmiştir. Deniz Baykal'ın başlattığı bu kronikleşmiş, iktidarı almayacağını bilen, ama sadece ana muhalefeti başkasına kaptırmak istemeyen CHP anlayışı son kozlarını bu seçimde oynadı ve malesef, bunu, bizleri kandırarak yaptı. Aslında belediye seçimi olan lakin, hakikatte belediye değil genel seçim olan 30 Mart seçimlerindeki kampanyasıyla insanları kandırarak yaptı.
Örnekse, böyle, son derece kabiliyetli biridir kendileri. |
Başarılı oldu mu? Elbette hayır. Genel Başkan olarak girdiği ilk seçimde, kendi partisine oy atamayan bir Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bahsediyoruz.
Kendi partisinden yolladığı, ama baskılara bile göğüs geremeyerek "paşa paşa" geri aldığı bir Mustafa Sarıgül'ü bir de İstanbul belediye başkan adayı yapan, Kemal Kılıçdaroğlu...
Henüz, 30 yıl kadar bir süre önce,
solcuların üstüne İstanbul Üniversitesi'nde yürüyüşte dinamit atan; Taksim'de 1 Mayıs'ta taramalılarla halkın üzerine ateş açan; Maraş Katliamı'nı dizayn eden kadroların yetiştirdiği Mansur Yavaş gibi bir ismi Ankara Belediye Başkan Adayı yapan; o da yetmez, onunla birlikte bozkurt işareti yaparak tur atan bir CHP Genel Başkanı...
Omursuzluk, onursuzluğu getirir. Bir parti kendisini, başka bir partinin yenilgisi üzerinden tanımlıyorsa vay haline, yazık, boşa uğraşmasın o.
Bir partinin yenilgisi üzerinden kendi sevincini dizayn ediyorsa, ona oy veren seçmenlere de yazık.
Dün CHP'ye yazık olmadı. Çoğulcu demokrasiye yazık oldu.
Koray Onur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder