7 Temmuz 2014 Pazartesi

CEVAP VE SORUNUN ANOTOMİSİ

I.
"Sorun" kelimesi, "soru" kelimesini barındırır ama anlam olarak barındırmaz. Her sorun, ortada bir soru olduğunu göstermez, bazı sorunlar sadece, "başa gelen şey"lerden oluşur.

II.
Başa gelen sorunlara tecrübe denir.

III.
Cevap, cevap verenin sadece bilgisini; ama soru soranın, ihtiyacını ve bilgisini gösterir.

IV.
Korkmak ile korkutmak arasında ne kadar fark varsa; sormak ile sorgulamak arasında o kadar fark vardır.

V.
Her tür soru, soranın ihtiyaçlarını ve karakterini gösteren turnusol kağıdıdır: Çünkü herkes, sadece cevapların açıklama içerdiği gibi yanlış bir kanıya sahiptir.

VI.
Soru soran çıplaktır, çoğu zaman bunu farketmez bile...

VII.
Doğru bir soru, birçok cevaptan daha kıymetlidir.

VIII.
Yeni sorulara yol açmayan cevap, çıkmaz bir sokaktan başka bir şey değildir: Orada illa ki birileri yaşar, ama yine de bir yola çıkmaz.

IX.
En az bir soru daha sordurmayan cevap, ölüdür.

X.
Cevaba cevap verilmez, ama soruya bir başka soru da cevap olabilir.

XI.
Cevapsız sorular vardır; ama sorusuz cevap olamaz.

XII.
Söylediğiniz bir şeyin cevap olması için, öncesinde sorulmuş bir soru gereklidir. Yoksa, sadece söylenmiş bir şeydir, o kadar.

XIII.
Bir soru, cesaret yoksunluğunun sonucu olabilir: "Aşkın gerçek mi?"

XIV.
Bir soru, kişinin kendine sorulmasını istediği sorunun tıpkısı olabilir: "Beni seviyor musun?"

XV.
Sorunun bir işareti vardır, ama ne olacağı belli olmayan cevabın bir işareti yoktur.

XVI.
Sınav, cevabı bilinen sorular bütünüdür.

XVII.
Bir sınav, sınava girenden çok, sınavı hazırlayanın bilgi ve becerisi hakkında ipucu verir.

XVIII.
Bazı sınavlar, sorulardan oluşmaz, bir balık, akıntıya karşı yüzerken, ortada hiçbir soru yoktur, ama sınav vardır.

XIX.
İçinde soru olmayan sınavlar daha makbuldür.

XX.
Sormak, hocanın değil, öğrencinin işidir.

XXI.
Öğrettiklerinden ne kadarını öğrendiğini görmek için sınava ihtiyaç duyan hocaya, yazıklar olsun!

Koray Onur

Hiç yorum yok: